İzleyiciler

29 Aralık 2013 Pazar

HEDİYELEŞMEK SÜNNET AMA ...!!!

29 Aralık 2013, 15:2
 .

. Emr-i bi'l ma'ruf ve nehy-i anil münker ...İyiliği emredip kötülükten alıkoymak...Dinimizin güzel öğütlerini anlatmak...Bu kadar şer odakları varken , ateistler , misyonerler at koştururken, noeldi, çam ağacıydı diye çocuklarımızın gençlerimizin üzerinde oyunlar oynanırken müslüman kabuğuna çekilmemeli diye düşünüyorum ben de ..Zaten dinimiz de bunu emrediyor ..Kişi nefsiyle mücadele ederek ahlakını düzeltmeye ve dinini yaşamaya çalışırken ; ailesinden, çevresinden de sorumlu..

Bu günlerde çamlar süsleniyor, noel baba figürleri , yıl başı kutlama seremonileri kol geziyor ortalıkta...Evet ben bunları tasvip etmiyorum...Dinimiz de tasvip etmediğinden etmiyorum..Çam ağacının , hindinin suçu yok elbette...Ama Yahudilere ve Hristiyanlara toplu iğnenin başı kadar benzemememiz gerekiyorsa eğer dinimize göre ;dikkat etmemiz lazım..Ayrıca Kurban bayramında koyuna ,keçiye ,ineğe kıyamayıp şaçmalayanların yılbaşında hindiler için hiç sesinin çıkmaması da dikkat çekici ....Çam ağaçları içinde aynısı ...Evet hediyeleşmek sünnet ama yıl başı olduğu için yapılınca değil..

Sadece kalbin temiz olsun , ahlakın güzel olsunla iş bitmiyor ..Kuran-ı Kerim odanın bir köşesinde asılıp arada bir okunsun diye inmemiş...Uygulansın diye inmiş..İslamın TEK ŞARTI YOK .... Resulullah Efendimiz Canlı Kuran- ı Kerim'dir...O ne yaptıysa nefsinden değil Allah'dandır , Kur'an- ı Kerim'dendir...Müslümansan yemenden içmenden, oturup kalkmandan, konuşmandan, giyiminden kuşamından, alış verişinden belli olacak kardeşim....Azıcık belli olacak..İnanan insanlara öyle tepeden bakıp zavallılar , örümcek beyinliler filan diye küçümsemeyeceksin sırf siyasi olarak senden farklılar diye...Böyle davranırsan zaten ilelebet kalırsın muhalefette ...

Bazı insanlara bakıyorsunuz her şeye muhalefet ...Her şeye baş kaldırıyor...Ama kendi görüşünden olmayanların bir konudaki baş kaldırışına da baş kaldırıyorlar ki bu en acısı...İşi o reddeye getiriyorlar ki ya bilerek ama (inşaallah bilmeyerektir) Allahü Teala'nın ayetlerine , Resulullah'ın sünnetine de dolaylı olarak muhalefet...Bu aralar ateistlerin de ne yazık ki arttığını görüyorum üzülerek ..Allah çocuklarımızı ve gençlerimizi korusun böylelerinden...Dünya insanı olduklarından, insani değerlerden , hoşgörüden bahsedip bu hoşgörüyü ,demokratik bakışı sadece kendisi gibi düşünenlere gösterenlerden bahsediyorum..Özellikle de mü'min olanlara hiç tahammül gösteremeyenlerden...Allah ıslah etsin, hidayet nasip eylesin ...Böylelerine  kırgın ve kızgın olmama rağmen bu duayı da esirgememek lazım..

Halbuki insanın kendini eleştirmesi gerekmez mi en çok...Ama insanız işte egomuz var..Aslında biz o egomuzu yenebildiğimiz ölçüde insanız...Kibirlenmek böbürlenmek , övünmek,yalan,riya gibi huylarımızı duygularımızı yenebildiğimiz ölçüde insanız...Nefsimizle mücadelede başarılı olabildiğimiz ölçüde de iyi insan, iyi kuluz ...Bunun sonu yok zirve çok yüksek ölene kadar tırmanmak lazım ...Tırmanırken namazımıza ibadetlerimize de dikkat etmek lazım..Namaz kılan insan da hata yapabilir , insandır sonuçta ..Böyle durumlarda ne o kişinin namazı ne de dininde hata yoktur ..İnanan insan da hata yapabilir , suç işleyebilir ...Bu durum tüm inananlara mal edilirse yanlıştııırrr...!!! Ayrıca inançsız insanların neler yapabileceklerinin düşüncesi bile beni ürkütüyor bu da madalyonun öteki yüzü...!!!

Uçuruma düşenlerden olmamak , istikrarlı bir şekilde ilerleyenlerden olabilmek dileğiyle...Hani KARINCAYA SORMUŞLAR '''NEREYE''' DİYE..'''KABE'YE''' DEMİŞ...'''BU KADAR YAVAŞ NASIL GİDERSİN''' DEMİŞLER ...'''VARAMAZSAM DA YOLUNDA ÖLÜRÜM ''' DEMİŞ...ALLAHÜ TEALA 'YA YAKİN OLABİLMEK KOLAY DEĞİL...EMEK İSTER...İMAN İSTER...AMEL İSTER..İBADET İSTER...VS VS ....Biz neyiz ki BEN diyelim...O'NDAN GELDİK O'NA DÖNECEĞİZ...HAKKIYLA KUL OLABİLELİM İNŞAALLAH...

Evimizdeki takvim yapraklarının bitip yeni bir takvime başlayacağımız şu günlerde geçen yılın muhasebesini önce kendimizi eleştirerek yapıp , her geçen yılın bizi Allah'a ve ölüme yakınlaştırdığını tefekkür ederek rotamızı düzeltenlerden olabilmek ;gelen yılın vatanımız ve milletimiz için giden yıldan çok daha güzel olması duası ve temennisiyle hepimize HAYIRLI YILLAR...Ayrıca ve en önemlisi Mekke'nin Fethi Tüm İslam alemi için hayırlara vesile olsun  inşaallah....

27 Aralık 2013 Cuma

FIRINDA EBEM USULÜ PEKMEZLİ BÜTÜN KABAK

Kabak tatlısı hepimizin sevdiği tatlılardandır...Ama bu şekilde pişirildiğini Hacer Akaslan kardeşimiz Almanyadan Gedize gittiğinde annesiyle babası konuşurken ilk defa duyunca ; analık babalık işte içlerine sinmemiş ve kızları için eski usul pişirmişler ...Aslında içine şeker de ilave edilmediğinden çok daha sağlıklı, görünüm açısından da oldukça ilginç ..


                                   Kabagin disini iyice yikayip, üstunden icine temizlemek icin kapak acilir.cekirdekleri ve lifleri cikartiliır
                                                        İcine cay bardagi kadar pekmez dokülür....Gezdirilir iyice içinde..
                                                     Tekrar kestigimiz kapagini hamurla yapistirıp .ekmek firinina verilir

                                   İki saat fırında kalınca pişiyor...

                          Tekrardan pekmez döküp afiyetle yenir...



25 Aralık 2013 Çarşamba

YENİ TAKVİM HOŞGELDİN:)


Yılbaşında hindi kesip yemekmiş, eğlenceymiş , Noel babaymış bizden olmayan aramıza dışarıdan enjekte edilen bu  gavur:)) geleneklerinin taklid edilmesini tasvip etmiyorum ve uygulamamaya çalışıyorum kendi adıma .. Ama ortada bir gerçek var o da yaşadığımız takvimdeki rakamlar ve ayların bitip yeniden birinciden başlaması…Yani bir yılın son ayının son günü ve takvimimizdeki yapraklar bitiyor;  yeni , yaprakları hiç kullanılıp yaşanmamış bir takvim duvarımıza asılıyor….
 Bir yılı devirmek yeni bir yıla başlamak   insanı elinde olmadan heyecanlandırıyor….Geçen yılın muhasebesini yapıyorum , neler getirdi? neler götürdü ? Hem şahsımız adına hem memleketimiz adına neler yapıldı , daha neler yapılabilirdi diye düşünüyorum biraz da… Benim için 2011 pek de iyi geçmedi : Kuzenimiz vefat etti ,genç yaşta kaybettik onu ….İki küçük yavrusu, eşi, ana babası ,sevenleri bakakaldık arkasından:(((( Ailemizde hastalıklarla  çok uğraştık ameliyatlar hastaneler, eczaneler, ilaçlar vs. vs.  Memleket olarak da parlak günler geçirmedik aslında depremler, şehitler vs. vs.. bu konulara girersek çıkamayız zaten … Anacığımın bir lafı vardır’’ herkesin evi kendi kabiridir’’ diye…. Yani dışarıdan güzel , hiç derdi tasası yokmuş gibi görünür ama bir de gidip sormak lazım … Herkesin evinde neler yaşandığını yine o evde yaşayanlar bilir...Burası bardağın boş tarafı karamsar baktım biraz..:(
         Bir de Yaradanın bizden istediği gibi bakalım;  şükrederek , daha kötüsü olmadığını düşünerek ,verilen nimetler için teşekkür ederek….Kuzenimiz genç yaşta hacca gitmiş, namazlarını kılmaya çalışmış ,iyi bir mümin insan olmak için gayret eden  birisi olarak  Hakk’a yürüdü… Çok şükür….Hastalıklarla uğraştık ama  çaresiz değildi, kötü neticelenmedi …. Çok şükür….İnşallah yeğenim ikinci defa anne olacak yeni ve minicik bir fert  ailemizi şereflendirecek … Çok  şükür… Aç değiliz açıkta değiliz, elimiz ayağımız tutuyor aklımız da yerinde ... Çok şükür… 2011 de FACEBOOK diye bir şey hayatıma girdi.. Eşime yıllardır kızarken ‘’bu bilgisayar üstüme ortak geldi ‘’diye, şimdi o bana diyor:’’ Hatun ne olacak senin bu halin ,kalkmıyorsun başından ,gözden baştan olacaksın’’ diye:) Olsun ben seviyorum bu facebooku; yıllardır göremediğim akrabalarım,  arkadaşlarım,  çocukları , hemşerilerim hepsiyle yeniden irtibat kurdum .. Bazen fotoğraflarına bakarak , bazen yazışarak hasret giderdik bir şekilde…Çok şükür…
       Hele bir de 4G Gedizliler  Gavannama ve Gaynaşma   Grubumuz  kuruldu ki 2011 in   getirdiği  güzelliklerdendi; binlerce hemşerimizle bir ve beraber olup gerektiğinde dertleşebilmek , üzüntümüzü sevincimizi paylaşabilmek bana pek iyi geldi;  ilaç gibi,  antidepresan gibi... Gerek mesajlarla  gerek telefonlarla  grupla ilgili o kadar olumlu bir ilgi gösterildi ki bu hepimizi çok heyecanlandırdı… Her ne kadar muhalefet eden bir avuç insan da olsa bunlar  bizim güzel üyelerimizin alkışları arasında sinek vızıltısı gibi kaldılar…. Çok şükür…. Şükredilecekler listesi o kadar kabarık ki buna da ÇOK ŞÜKÜR:))
         Hem şahsımız hem memleketimiz adına tüm olumsuzlukların , kötülüklerin , fitneliklerin , kara bulutların eski yılla birlikte  bizi terk etmesini ; yeni yılın ise güzelliklere ,hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’dan diliyorum... Tüm gönül dostlarımıza  SELAMLAR…..

17 Aralık 2013 Salı

PAMUK BABAANNEM

   HEPİMİZİN BİR PAMUK BABAANNESİ YA DA ANNEANNESİ VARDIR
  Babaannem 35 yaşında iki çocuğu ile dul kalmış güzeller güzeli bir insan...Hatta güzelliği öyle dillere destan ki o devirde onu tesadüfen gören bazı adamların şak diye bayıldıklarını anlattırırdık da gülerdik..Ben lisede iken babaannemin gençliğini bilen bir teyze beni gördüğünde babaannesi kadar değil demişti...(çok içime oturmuş herhalde:)
       İyi bir ailenin kızı yine iyi bir aileye gelin gitmiş tarla tokat var ama memleketin kıtlık zamanları ve para kıtlığı var, dolayısıyla tutumlu bir insandı..Kalan ekmeklerden tirit yapardı parmaklarımızı yerdık zaten onun elinden yemekler çok lezzetli olurdu.. Artan iplerden kilimler, kumaşlardan da küçük küçük ekleyerek şimdi yabancılar bulmuş gibi yutuyoruz peçwörk(kırk yama),seccadeler dikerdi..Ben küçükken itiraf ediyorum namazda şu kumaş daha güzelmiş ,şu ablamın bu annemin elbisesiydi diye daldırıverirdim, sureleri şaşırırdım:))Çay içerken benim kızım bir bardak içer derdi istersen iç ikinciyi, şekeri bir kaşık atar derdi at bakalım kolaysa ikinciyi..Sofrada ekmekle peyniri katık etmeyi öğretmişti,zeytini de..Şimdi yemekler iki üç gün kalınca bayatladı gözüyle bakılıyor, bizim evde hiç zayiat olmazdı, babaannem önce kalanları yerdi ve 83 üne kadar da yaşadı..Hoş şu anda da bu görevi bizde eşim ve ben üstlendik, önce kalanları bitiriyoruz....O zamanlar belki sıkılırdık ama çok çay ve şekerin ne faydası olacaktı bize?..İyi ki öğretmiş tutumlu olmayı..
        Babaannemle uyumayı çok severdik ,bir ablam bir ben...Uyumadan önce bize dualar öğretirdi: 
Yattım Allah kalkarım inşallah, kalkamazsam kaldır Allah
Yattım sağıma,döndüm soluma
Sığındım Sübhanıma,kabirdeki toprağıma
Cennetteki yaprağıma
Melekler şahidim olsun
Dinime imanıma...
        Haftanın bir günü Dönmezlerin rahmetli Raife teyzelerde okuma ve zikir töreni olurdu ;babaannem bazen beni de götürürdü,babaannemin dizinin dibinde hep beraber ibadet ederdik...İyi ki götürmüşsün Pamuk babaannem benim.... Sabah ezan sesiyle onun terlik sesi birbirine karışırdı; namazını ,Kuranını , ibadetlerini ihlasla yerine getirirdi..Onun okuduğu pirinçleri az yutmadık okul yıllarında..Yeni Gediz'de deprem sonrası dükkan kurraları çekildiğinde çok dualar etmişlerdi..Kurrada babaannemle babamın dükkanının arasında bir dükkan var olarak çıkmıştı sonra biz onları birleştirdik..Babam rahmetli ''anacım biraz daha etsen duayı iki dükkan yan yana çıkacakmış:))''diye takılırdı.Her gün ama özellikle cuma günleri odasına kapanır okur,dualar eder,ilahiler söyler aşkla ,bir de ağlardı pamuk babaannem...İyi ki biz onun gölgesinde büyümüşüz,aslında bu Allah'ın bize sunduğu bir ayrıcalıkmış....Şimdi bu misyonu Allah uzun ömürler versin annem üstleniyor  çocuklar annemin okunmuş pirinçlerini yutuyorlar önemli sınavlarda,o da sesli sesli güzel dualar okuyor..Bunlar güzel meziyetler onun yaşıtı olup  yüzünde nur olmadan alnı secdeye nasib olmadan giden niceleri var....
          Babaannem anneannemin teyzesiydi yani annemle babam akraba.Dünürler çok iyi anlaşırlardı hatta bazen abartır  ikisi bir olur annemi çekiştirirlerdi.Yaşlandıkça boğaza çok düşkün olunuyor ya yemekten sonra başlarlardı başka bir odada:''et biraz daha pişecekmiş de pilav geçmiş de''halbuki annem de babaannemin talebesi yemek konusunda kimseyi aratmaz ama konuşacak da fazla konu yok mu ne..Tam bu muhabbet koyulurken annem bir şekilde duyar onlara kızardı,düşünsenize biri anası öbürü kaynanası...Onlar da teyze--yeğen....
          Babaannem giyimine kuşamına çok dikkat eden ,dolabında elbiseleri düzenli ,gezmeye giderken boy aynasında döne döne kendini  kontrol eden; fotoğraf çekilirken   daha iyi yakışıyor diye hemen koşup koyu renk eşarbını örten biriydi...Ölümünden birkaç sene önce de 40 yaşında gençken vefat eden dedemin askerden ona yazdığı mektup ve notlarını  ağlayarak yakarken gördüm onu ...Oysa ne kıymetliydler  çıkarıp çıkarıp okur erkenden bırakıp gittin diye söylenirdi..Ölürsem özelim ortada kalmasın diye paylaşmak istemeyecek kadar da duygusaldı canım babaannem..
           Muhtemel aralıklarla babaannem çeşitli kimselerin etkisinde kalıp ayrı çıkacağım diye ayağa gelirdi toprağı bol olsun..Normalde gelinler bunu yapar ama:))Zaten bakırları bazı eşyaları yatağının altında hazır dururdu ,babama dükkandan ablama  evden çıkmalarını söyler ama bunu da aslında hiç istemezdi...Babam garibim annemle babaannem arasında ama ikisine de gereken cevabı veren ölene kadar da anasını sırtlayan bir insan oldu ..Çok severlerdi birbirlerini,babam hasta olduğunda babaannem  bunu biliyordu, oğlunun ölümüne dayanamazdı ;kurban olduğum Allah'ım onun ''Alim bir kürek toprağın nasibolsun ,acını göstermesin ''dualarını kabul etti..Babamdan 3 ay önce babaannem vefat etti....
        Şimdi kabristana gittiğimizde babam ,babaannem,babaannemin yanında onun annesi Ocak nenem (babam ona da bakmış ve duasını almış)üçünü beraber ziyaret ediyoruz....Onlar için yapabileceğimiz, onları memnun edecek,faydalı olacak tek şey dualarımız...İnancımıza göre bizim sevaplarımızla seviniyor günahlarımızla üzülüyorlar, dualarımız melekler aracılığıyla nurdan  bir tabakla  hediye ediliyor onlara...Mekanları cennet olsun, kabirlerine nurlar yağsın  tüm kaybettiklerimizin..Rabbim bizleri de Cennetine ve Cemalullahına layık eylesin ...İnşallah bizim torunlarımız da ilerde biz göçtükten sonra bizden böyle bahsedip dualar etsinler.:))))Amiinn...



...

16 Aralık 2013 Pazartesi

GÜZEL ADETLERİMİZ VARDIR BİZİM

..Eski Gediz'de büyüdüm ben...Teklifsizce yan komşuya gidilen , yemek yeniyorsa hemencik sofraya çömelinen ,evde pişenden bakırdan kapaklı sahanla mahalledeki yaşlı teyzeye ikram edilen , hastaya çorba ya da özel kaplarda süt , sütlaç götürülen , insanların birbirini iyi tanıdığı Eski Gediz'de ...Bana yan komşumuz Almanyalıların Fadime teyzemlerin sofrasında yediklerim pek tatlı gelirdi...Özellikle tarhana çorbası ve yanındaki turşuları şimdi bile ağzımı sulandırdı...Akşamdan sonra annem almaya gelirdi ''''yatmak üzereyiz nerdesin sen ''''diye ......

Şimdiki gibi telefonlar olmadığı halde hemencik hasta olandan, vefat edenden bir anda herkesin haberi olurdu o zamanlar da ..Vefat edenin evine yakınları komşuları yemek hazırlayıp Erene giderdi...Bunu pek anlayamazdım ... Babaannemle babam  vefat ettiğinde  o kadar üzüldüğümüz halde çoluk çocuk akşamında nasıl ki acıkıp sofraya oturuldu; o zaman anladım ki büyüklerimin söylediği doğru ''''Acıyan yerle acıkan yer ayrı '''...Güzel adetlerimiz var vesselam ..Aileden ölenlerin haftasında , kırkında ,yılında da ev ekmeği ya da çörek dağıtılırdı komşulara ve akrabalara... Şimdilerde kesme şeker dağıtılıyormuş...Hiç bir şey olmamasından iyidir ama ekmek çörek daha güzeldi sanki..

Mis gibi pişen aşureleri dağıtırdık komşularımıza ...Güzel kıyafetlerimizi giyip '''annemin selamı var''' diyerek...Kurban etlerini de dağıtırdık ;o zamanlar üstelik ete dokunamayan biri olarak kendime göre usuller geliştirmiştim, eti tepsiye koyup şeker gibi ikram ederdim ...Ya namaz lokumu yapıdığında ...Kabardı kabarmadı ,içi boş oldu olmadı derken komşularda soluk alırdık yine '''annemin selamı var''' diye...Tarhana zamanı tatlanmış mı diye bir pişirimlik hamur tarhana götürülüp sorulurdu..Bağınız bahçenizden gelen meyvelerden ölmüşlerimizin ruhuna diye komşulara verilirdi ...Bu anlattıklarımın çoğu  Gedizimizde hala devam ediyor eskisi kadar olmasa da ...Annemden duyuyorum şu komşudan armut geldi şu komşulara üzüm verdim diye ...Evime gelen misafir mobilyalarıma perdelerime bakacak eksik bulacak korkusu taşıyorsam o misafir gerçekten misafirdir benim gözümde ..Yani samimiyet henüz gelişmemiştir...İkramlarımı hazırlarken çeşit az olmuş , güzel olmamış derlerse telaşı yaşıyorsam yine resmiyet var demektir...Hele bazı hanımların  günümde ne giyeceğim telaşına kapılmaları daha dramatik hale getiriyor konuyu... Böyle  gidip gelmeler beni tatmin etmiyor dostluk anlamında ..Biz küçükken böyle duyguların yaşanmadığı arkadaşlıklar komşuluklar daha çoktu..Yıllar insanların arasına da mesafeler koydu ..Böylelikle kendimiz gurbetteyiz ama aynı zamanda içimizde de gurbeti yaşayan yalnız bireyler olduk ...

Ne olursa olsun eskilere özlem duyuyoruz ama güzel dinimizden beslenen adetlerimizin bir şekilde devam edeceğine inanıyorum ben..Yeter ki Allah ve Resulüne tabi olalım , vatanımıza sahip çıkalım ...Kökleri sağlam bir milletiz biz ...Nereden rüzgar eserse essin doğru kaynakdan beslendiğimiz sürece devrilmeyiz...Bizdeki güzelliklerin kırıntıları da yeter inşaallah  gelecek nesillere...Asırlardır güzel adetlerimizi devam ettirdik yine asırlarca devam etmesi dileğiyle ...

11 Aralık 2013 Çarşamba

KURU BİBER KAVURMASI

Öncelikle biberleri haşlıyoruz ve süzdürüyoruz ...Bizim Gediz'de buna börttürmek denir...Sonra zeytinyağında çeviriyoruz ...Eskiden iyice bol yağda kızartılıp ayrı yerde syağda soğan ve salça öldürülüp birleştirilrimiş ..Ama artık yağdan korktuğumuz için anacığımın son yıllarda geliştirdiği usulle yapıyorum ben de ...


                       Önce yağda çeviriyorum biberleri
Sonra biberleri kenara alıp ortada yuvarlak bir alan oluşturuyorum boş...Çentilmiş soğan ve sarımsakları buraya koyup sarartıyorum ...
Sararan soğan ve sarımsaklara domates salçasını ilave ediyorum ...Biraz çeviriyorum
Sonra da tabii ki karıştırıyorum hepsini biraz daha çeviriyorum yine...
Yoğurt ve ev ekmeğiyle afiyetle yiyebiliriz ...Biberler hafif acı olursa hele tadına doyum olmaaaz....